{ "title": "İntihar", "image": "https://www.psiko.gen.tr/images/intihar(1).jpg", "date": "20.01.2024 09:58:58", "author": "Saadet Selen Yetişkin", "article": [ { "article": "İntihar, insanın kendi öz benliği içinde, üstbenlik ile çatışması sonucunda oluşan kaygının eyleme dönüşmesidir. Eski çağlardan beri kendine zarar veren insanlar var olmasına rağmen, intihar sözcüğü 18. Yüzyıldan sonra kullanılmaya başlanmıştır. Kısaca insanın ruhsal ve toplumsal sebeplerin etkisiyle hayatına son vermesi olarak tanımlanır. İntihar kelimesi Türkçe diline tanzimat döneminde batı dillerinden yapılan çevirilerde “suicide” sözcüğüne karşılık olarak girmiştir. Bu kelime, Arapçada kurban demek olan nahr'dan türeyerek dilimize katılmıştır.

İntiharların %45-85'inde depresif bir epizod söz konusudur. İntihar durumu depresif atağın en dip noktasında değil, çoğunlukla depresyonun bitiş döneminde gerçekleştirilir. En sık karşılaşılan intihar nedeni depresyondur, ancak intihar edenlerin ya da intihar teşebbüsünde bulunanların %95'inde psikiyatrik bir bozukluk bulunur. Bunların en az yarısına henüz tanı konmamıştır.

İntihar oranlarının sık görüldüğü yaş grubu 18-24 yaşlar arasındadır. Kadınlar erkeklere oranla 3 kat daha fazla intihar girişiminde bulunur. Ölümle sonlanan intiharlar erkeklerde 4 kat fazladır.

İntihara meyilli kişilerin tipik özellikleri bulunmaz. Yakın çevre ve aileden uzaklaşma, üzgün ve endişeli görünüm, okul başarısında düşme, huzursuzluk, şüpheli kaza ve yaralanmalar, küçük intihar girişimleri, sık sık ölümden bahsetme, yıkıcı davranışlar, alkol-ilaç alımı gibi davranışlar ciddi uyarıcı önem taşır. Okul ortamları ve çevresi, çocuklar ve gençler için, kendilerini sosyal ve akademik olarak kanıtlayabilecekleri en önemli sosyal ortamdır. Bununla ilişkili olarak intihar girişimlerinin birçoğu okul döneminde görülür. Özellikle gençlerde, arkadaşlarının intihar etmesinden sonra kendilerine zarar verme eğilimleri daha fazladır. Uzun süreli aile içi sorunlarında, reddedilme veya ani kayıplarda da intihar girişimlerine rastlanır. Erken müdahalenin, bu düşünceden uzaklaşmaları için olumlu etkileri bilinmektedir. İntihar girişimi nedeniyle muayeneye getirilen çocuk veya gençler öncelikle acil olarak değerlendirilmeli ve hayati bulguları gözden geçirilmelidir.

İntihar önlenebilir mi? Bu soruya verilecek cevap, intiharı önlemenin son derece zor olması gerçeğidir. Depresyonda veya başka bir psikiyatrik rahatsızlık nedeniyle intihar fikri taşıyan birinin, düşünceleri akıl dışıdır ve yardıma ihtiyacı olduğunun bilincinde değildir.

İntihar etmeyi düşünen bireye daha çok tıbbi yardımda bulunmak, sosyal çevresi ve kendisi ile barışık olması için çalışmak, uyumlu bir kişi haline getirmek, bu hayatta değerli bir yerinin olduğunu, işe yaradığını görmesini sağlamak tedavi için önemli ve gereklidir. İntihar riski yüksek olan kişilerin davranış özelliklerinin bilinmesi ve intihar riski olan gruplara kişisel, sosyal, ekonomik, tıbbı açılar gibi çeşitli açılardan yaklaşılması önemli bir adımdır.

İntihar ihtimalini önlemeye çalışırken birinci öncelik, intihar eğilimi olan bireyin psikiyatrik bozukluktan gelişen zihinsel bozukluğunu tedavi etmektir. Bu amaç göz önünde tutularak antidepresan, anksiyolitik ve duygudurum dengeleyici ilaçların dışında intihar tedavisinde bilişsel davranışçı terapi uygulanır. Bilişsel davranışçı terapinin tekrarlanma ihtimali taşıyan intihar girişimlerini önlemede oldukça yararlı olduğu belirlenmiştir.

Gelişmiş ülkelerde intiharları önleme programları çerçevesinde yüksek intihar riski taşıyan gruplarda etkinlikler düzenlenerek yalnızlık, sevilmeme, hayatın anlamsızlığı gibi duygularla mücadele edilmeye çalışılmaktadır. İntihara eğilimli davranışların önemli bir kısmının dolaylı bir iletişim yolu olduğu bilinmeli hem ruh sağlığı uzmanları hem de diğer bireyler intiharı önlemede üzerlerine düşen sorumluluğu almalıdır.
" } ] }