{ "title": "Saç Yolma Hastalığı", "image": "https://www.psiko.gen.tr/images/sac-yolma-hastaligi.jpg", "date": "20.01.2024 10:59:39", "author": "Zübeyde Taşpınar", "article": [ { "article": "Saç Yolma Hastalığı, tıbbi alanda trikotillomani adı verilen saç yolma hastalığı, kişilerin öfkeli olduğu anlarda kendi içinde yaşadığı duygularının şiddetini dışarıya gösterebilmek adına saçlarını yolmalarıdır. Saç yolma hastalığı 1989 senesinde Fransız dermatoloji uzmanı tarafından saç yolma isteğini belirlemek amacı ile tanımlanmıştır. Bu hastalık psikoloji dalında dürtü rahatsızlıkları grubunda incelenmektedir. Hastanın saç yolma arzusunu engellemesi halinde hasta açısından gerginlik meydana gelebilir. Hasta kişi saçlarını yolduğu zaman iç dünyasında bir rahatlama yaşayarak büyük bir doyuma ulaşır. Saç yolma hastalığı bir tür cilt rahatsızlığına bağlantılı bir şekilde oluşmaz. Ancak bu hastalık ilerledikçe kişinin yaşantısı ciddi bir şekilde etkilenir. Saç yolma hastalığı günümüzde yaklaşık olarak %4 kişiyi etkisi altına almaktadır ve bazı hastalarda oldukça erken yaşlarda kendini gösterebilmektedir. Erkek veya bayan ayrımı yapmayarak her iki cinste de aynı derecede etkili olurken gençlik döneminde meydana gelmesinden dolayı bayanlarda etkili olmaktadır. Saç yolma hastalığı dürtü kontrol kaybı şeklinde tanımlanmakta ve ileri derecede takıntı olduğundan dolayı obsesif kompulsif adı verilen bozukluğun etkilerini sergilemektedir. Ayrıca bazı hastalarda hastalık yalnızca saçları yolmanın yanı sıra kaş ve kirpiklerinde yolunduğu görülür ve kişinin aşırı stresli zamanlarında kirpik ve kaşların yolunması oldukça yoğun yaşanır. Ailede bu hastalık öncelikle çocuklarda daha fazla görülmesinin nedeni olarak kıskançlık gösterilmektedir. Aile içinde aşırı mükemmeliyetçi ve sürekli eleştiren anneler veya sevgisini dışarıya vurmayan babalar çocuğun aile yaşamını ilgilendiren özellikleri bağlantılı da olabilmektedir.

Saç Yolma Hastalığı En Fazla Kimleri Etkisi Altına Alır?

Toplum hayatında genel olarak her cinsten, yaş grubundan, etnik kökenden gelen sosyo ekonomik seviyedeki kişileri etkileyebilir. Çocukluk döneminde kendini gösteren saç yolma hastalığı erkek ve kız çocukları eşit derecede etkiler. Fakat erişkin yaşlarda meydana gelen bu hastalık bayanlarda %75-90 civarında daha fazla rastlanır. Toplum içinde bu hastalığın rastlanma oranı %1.3 civarında olmasına rağmen bazı kişiler saç yolma hastalığının kesinlikle farkında değillerdir.

Saç Yolma Hastalığı Kendi Kendine Geçer mi?

Saç yolma hastalığında bu hastalığın nasıl ilerleyeceği önceden tahmin edilemez ve tedavi altına alınmayan kişilerde hastalık uzun yıllar sürebilmesinin yanı sıra dönem dönem şiddetini artırabileceği gibi azalmalara da rastlanabilir. Bu hastalığın süresi yaşam boyunca sürebilir. Ancak bebeklikte veya erken çocukluk döneminde başlayan saç yolma hastalığında iyileşmelere de rastlanabilir.

Saç Yolma Hastalığında Hasta Kendisine Bilinçli Zarar Verir mi?

Bu hastalığı taşıyan kişiler saçlarını yolma eylemini hiçbir zaman arzu etmedikleri gibi bu hastalıktan bir an önce kurtulmayı isterler. Çünkü bu hastalık hastanın görünümünü ve yaşamını olumsuz yönde etkilediği için hoşnut olmayarak bu duruma son vermek isterler. Ancak bunda da pek başarılı sağlayamazlar ve çevresindeki diğer kişilerden gelen tenkitlere de kendisini ifade edemediğinden ve baklaları tarafından anlaşılamadığı düşünerek saç yolma eylemini çok daha şiddetli bir şekilde gerçekleştirerek yaşarlar.

Saç Yolma Hastalığı Tedavi Altına Alınabilir mi?

Saç yolma Hastalığında yapılacak ilk işlem hastaların mutlaka vakit kaybetmeden tedavi altına alınmalıdır. Çünkü vakit kaybedildikçe bu hastalığın tedavisi zorlaşmaktadır. Sosyal hayatı olumsuz etkilemesi, sıkıntıya neden olmasından dolayı hastalar bu duruma çare bulmak isterler. Bu nedenle kendisinde veya yakınında bu hastalığın var olduğunu düşünen kişiler kesinlikle bir psikiyatri doktorundan yardım almalıdırlar. Saç yolma hastalığının tedavisinde öncelikle bu sorunun neden kaynaklandığın tespit edilerek araştırılması oldukça önemlidir. Ardında sorun tespit edildikten sonra hastanın davranışçı şekillerle tedavi edilmelidir. Bu tedavi yöntemi uzun süreli devam edebilir. Bu tedavinin yanı sıra antidepresan içerikli ilaçların vermiş etkilerinden yararlanırlar.
" } ] }