{ "title": "Sinestezi", "image": "https://www.psiko.gen.tr/images/sinestezi(1).jpg", "date": "19.01.2024 00:19:36", "author": "Saadet Selen Yetişkin", "article": [ { "article": "Sinestezi, Yunanca kökenli bir kelimedir. Sinestezi'yi “birleşmiş duyular” olarak tanımlamak mümkündür. Sinestezi hastalarında bir duyunun uyarımı başka bir duyuyu da harekete geçirmektedir. Bir başka anlatımla, sinestezi hastalarının renkleri görmeleri, işitme duyusunu da harekete geçirebildiğinden dolayı renkleri duyabilirler. Yani beyinleri gördüğü renkleri seslere dönüştürerek algılanmasını sağlamaktadır ya da çeşitli sesleri işitmeleri, tat alma duyusunu harekete geçirebileceğinden sesleri tadabilirler. Bunun gibi başka örneklerde vermek mümkün. Sinestezi nadir olarak görülen bir hastalıktır. Ortalama 25.000 insan içerisinde 1 kişide görülmektedir.

Sinestezi'nin kadınlarda görülme oranı erkeklere oranla çok daha fazladır. Uzmanlar bu rahatsızlığın geninin X kromozomu üzerinde taşındığını düşünmektedirler. Buna etken olan düşünce, hastalığın babadan kıza, anneden oğula, anneden kıza geçerken, bugüne kadar babadan oğula geçişinin sadece iki defa belirlenmiş olmasıdır. Sol veya çift elini kullanan insanlarda sadece sağ elini kullanan insanlara oranla sinestezi'ye daha fazla rastlanmaktadır. Sinestezi hastalarının matematiksel zekâsının diğer insanlara oranla düşük olduğu gözlemlendiğinden, bu hastalığın beynin sol yarım küresiyle ilişkili olabileceği düşünülmektedir.

Sinestezi, tetikleyiciler ve eşlenikler olarak 2 kısma ayrılır. Örnek olarak köpek sesinin duyulması tetikleyici, köpek sesinin kırmızı renkle ilişkilendirilmesi ise eşlenik olarak tanımlanabilir.

Sinestezi'nin birçok şekli var olmaktadır. En sık görülen şekli ise harfleri ve rakamları renkler ile eşleştirilen türüdür. Hastalarda bu gibi durumların olması, rahatsızlığın henüz tam olarak çözümlenememesine rağmen, sanatsal alanlarda başarılı çalışmalar yapmasına sebep olmaktadır. Tarihte birçok ünlü müzisyen, ressam ve şairler bu tür sinestezik deneyimler yaşadıklarını ifade etmişlerdir.

Çoğu sinestezi hastası, hastalığını fark edene kadar tüm insanların böyle olduğunu sanıyor. Hastalıklarının fark edilme zamanı ise küçük yaşlarda “Salı neden yeşil, ağlayan insanlar neden turuncu bir renk” gibi sordukları sorularla fark edilmişler. İnsanların verdiği tepkiler karşısında aslında herkesin kendileri gibi olmadığını veya kendilerinin herkes gibi olmadığını fark etmeleri ile başlamıştır.

Sinestezinin tek taraflı olması demek do notasını duyduğunda yeşil daireler gören bir insanın, yeşil daireler gördüğünde do notasını duymaması demektir. Yani aynı anda renkler ses ise sesler renk olamıyor.

Renkleri duymak, sesleri görmek en çok yazarları ve sanatçıları etkilemiştir ve dilimizden düşüremediğimiz eserlerin çıkış noktası olmuştur. Örneğin Rus besteci ve piyanist Alexander Scriabin notaları çakan parlak ışıklar olarak hissetmiş. Fransız besteci Olivier Messiaen müzik dinlediğinde ve notalara baktığında renkleri gördüğünü söylemiş.

Vasilly Kandinsky, ünlü bir ressam ve sinestezi hastası. Tablolarını müzikal terimler olarak tanımlıyordu. Ona göre her renk bir notaydı, yaptığı her tablo müzikaldi.
" } ] }